Türk sinemasının çocukları: Size baba diyebilir miyim?


1970’lerde porno filmlerin Türk sinemasının ırzına geçtiği dönemden hemen öncesinde, Yeşilçam bir başka sömürüye imza atar ve çocuk oyuncular yetişkinlerle aynı sayıya ulaşır. Ayşecik’in başı çektiği bücür karakterler, boyutları küçük olsa da bilgelikte sınır tanımazlar. Türk sinemasının büyümüş de küçülmüş hayat yorgunlarını hatırlayalım

Ufacık vücutlarına yakışmayan kocaman sözleri, çipil gözleri, acı dolu hikayeleriyle çocukların sinema tarihimizde hatırı sayılır bir yeri var. Yarım yüzyıldır beyazperdeyi işgal eden altı, yedi yaşlarındaki bu küçük oyuncuların bir dönem başrol oyuncularının yarısını oluşturduğunu biliyor musunuz? Tabii bu sözünü ettiğimiz Türkiye’de olunca, durum çocuk işçiliğine ve çocuk masumiyetinin arsız sömürüsüne dönüşüyor.

Agah Özgüç’e göre sinemamızın ilk çocuk oyuncusu, 1934 yılında Bataklı Damın Kızı Aysel’de rol alıyor. 1950’lerde ise, içine çocuk eklenen melodramların ağlatma katsayısının tavana vurduğu keşfediliyor. Bu dönem beyazperdedeki çocukların kimi aileleri tarafından terk ediliyor, kimi evlilik dışı doğdukları için mahallenin çocukları tarafından ‘piç’ damgası yiyor ve hemen hepsi küçücük hayatlarına inanılmaz trajediler sığdırıyorlar. O dönemde çevrilen birkaç filmin adı durumun vahametini gösterir herhalde: Bırakılan Çocuk, Evlat Acısı, Yetim Yavrular, Evlat Hasreti, Bir Yavrunun Gözyaşları.

Yazının devamı sulugreyfurt'ta

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails