Alice’in Harikalar Diyarı, Lost’un adası mı?

Fantastik sinemanın bir numarası Tim Burton’ın özgün ‘Alice Harikalar Diyarında’ yorumu haftaya sinemalarda. Fakat Burton’dan çok önce ‘Lost,’ Alice’in gerçeküstü maceralarını popüler kültüre yeniden taşıdı bile. ‘Lost’ta altı senedir tekrarlayan Alice göndermelerine bakalım

Bir yaz günü nehir kenarında aylaklık yapan Alice, aceleyle bir yere yetişmeye çalışan beyaz bir tavşanın peşine takılır ve kendisini mantık ve fizik kurallarının tersyüz edildiği, garip yaratıkların cirit attığı Harikalar Diyarı’nda bulur. Lost’un ilk bölümünde, gözlerini deniz kenarında açan Jack, sarı bir köpeğin peşine takılır ve kendisini mantık ve fizik kurallarının tersyüz edildiği, canavarların ve kutup ayılarının cirit attığı garip bir adada bulur.

Bir İngiliz matematik profesörünün Lewis Carroll takma adıyla 19. yüzyılın sonlarında yazdığı, edebiyatın en önemli saçmalıklar destanı Alice Harikalar Diyarında ve devam kitabı Aynanın İçinden, popüler kültürün ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Fantastik sinemanın duayeni Tim Burton’ın Alice’in maceralarını evirip çevirip, kendi üslubuyla anlattığı Alice Harikalar Diyarında önümüzdeki hafta tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de de gösterime giriyor.

Tim Burton’ın 19 yaşında genç bir kadına dönüştürdüğü Alice’in bu popüler kültür ziyareti uzun bir aradan sonra gelmiş gibi gözükse de, Alice Lost hayranlarına dizinin ilk bölümünden beri göz kırpıyor. Lost’a ilham veren diğer kitaplarla bir süredir rafa kaldırdığımız Alice Harikalar Diyarında, en son izlediğimiz Deniz Feneri isimli bölümde bir kez daha hortlayarak, dizi mitolojisinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattı.


Beyaz tavşanın ya da Hurley’nin peşinden


Bir tavşan deliğinden bilmedikleri bir dünyaya atlayan Alice kopyalarıyla kaynayan Lost, beyaz tavşanları, çay partileri, satranç taşları ve zamanın bildiğimizden farklı işleyen dünyasıyla Alice’in maceralarına ne kadar önem verdiğini izleyiciye sürekli hatırlatıyor. Dizinin ilk dakikalarında ana kahramanın beyaz bir tavşan olmasa da, sarı bir köpeğin peşinden koşarak gerçeküstü bir dünyaya giriş yapması, Lost yolculuğunun en başından beri Alice’inkine benzer bir şekilde gerçeküstü bir yapısı olacağının haberini veriyor. Kazazedelerin adada (ve ada dışında) yaşadıkları deneyimler, Alice’in Harikalar Diyarı’nda yaşadıklarına çoğu kez paralellikler gösteriyor.

Dizi ilerledikçe, beyaz tavşanın peşinden bilinmeyen bir dünyaya girilmesi motifi sık sık karşımıza çıkıyor. Lost’un ilk sezonunun 5. bölümünün adı doğrudan Beyaz Tavşan ismini taşıyor ve Jack, bir tavşan olmasa da babasının hayaletinin peşinden koşuyor ve sonunda da babasının boş tabutunu bulup, bir süre yaşayacakları mağaraları keşfediyor.

Bu hafta izlediğimiz 6. sezonun 5. bölümü Deniz Feneri ise, Beyaz Tavşan bölümüyle kardeş bölüm olarak Alice’e bir kez daha göz kırpıyor. Jack, bu sefer babasının hayaletinin peşinden değil, Hurley’nin peşinden gidiyor ve ulaştıkları deniz fenerinde bir başka gerçeküstü dünyayla karşılaşıyor. 4. sezonda, bir süre babalık görevi yaptığı Aaron’a Alice Harikalar Diyarında’dan bölümler okuyan Jack, aynı bölümde Kate’e babasının da küçükken kendisine bu kitabı okuduğunu söylüyor. Deniz Feneri isimli son bölümde ise, romanı gene Jack için önemli bir karakterin okuduğunu görüyoruz.


Aynanın içinden

Alice’in maceraları temelde iki ayrı kitaptan, iki ayrı Harikalar Diyarı’ndan (ya da Harikalar Diyarı’nın iki ayrı yüzünden) oluşuyor. İlk kitapta beyaz tavşanın peşinden giderek başlayan yolculuğunu öğle uykusundan uyanarak tamamlayan Alice, altı ay sonrasını anlatan ikinci kitap Aynanın İçinden’de aynanın diğer tarafına geçerek, tamamen farklı bir gerçeküstü dünyanın içinde buluyor kendini.

Aynanın öbür tarafına geçmek de, Lost’ta önemli bir motif olarak sürekli karşımıza çıkıyor. Gene son bölümde, Jack’i önce bir gölde yansıyan aksini izlerken görüyoruz, daha sonra da aynada tanımlayamadığı bir ameliyat izine bakarken. Bölümün sonunda da, çocukluğunun en karanlık dönemini hatırlatan görüntüleri parçalamak için deniz fenerindeki aynaları parçalıyor

Aslında Lost’un Alice’in ikinci kitabıyla doğrudan ilişkisini, 3. sezonun son bölümünde net bir şekilde görüyoruz. İsmi doğrudan Aynanın İçinden olan bölümde, bu kez Alice rolüne Charlie bürünüyor ve denizin altından Looking Glass (Ayna) isimli DHARMA İstasyonu’na geçiş yapıyor. Bu istasyonun sembolü de zaten beyaz bir tavşan.

Charlie’nin Ayna’nın içine yaptığı yolculuk, 6 sezon sürecek Lost’un da ilk yarısını tamamlıyor ve tamamen farklı gerçekliklerle devam edecek, yepyeni bir yapıya bürünüyor: 3 sezon boyunca görmeye alıştığımız geri dönüş öyküleri yerini gelecek öykülerine bırakıyor. Alice’in ikinci macerası, tamamen fizik kurallarına meydan okuyarak bildiğimiz anlamda zaman ve uzay kavramlarıyla oynuyor. Lost ise, bu sezonun noktalanmasından sonra adada zamanın bildiğimiz gibi işlemediği gerçeğini seyirciye sonunda açıklıyor.


Lost’un tavşanları

Kimi zaman bir posterde, kimi zaman bir çantanın içinde, beyaz tavşanlar Lost’ta kutup ayılarından daha fazla önem taşıyor

Lost ve Alice Harikalar Diyarında arasındaki tüm yakınlıkların yanında beyaz tavşanlar ayrı bir önem taşıyor. Bu yaratıklar, Lost’un ıssız adasında sürekli olarak karşımıza çıkıyorlar.

3. sezonda, babasından ve DHARMA’dan kurtulmak isteyen küçük Ben, beyaz tavşanını da yanına alıp, adada yeni bir dünya aramak için yola çıkıyor. Adanın bilinmeyen ve korkulan yanını işaretleyen metal direklerden öbür tarafa geçebilmek için, önce tavşanı serbest bırakıyor. Arkasından da kendisi Richard Alpert’in liderliğinde adada yaşayan ada yerlilerinin dünyasına giriş yapıyor. Bu bölümde, kitaplardan ve Disney animasyonundan kafamıza kazınan mavi elbisesi, saç bantı ve sarı saçlarıyla Alice imgesinin neredeyse bire bir aynısı, Ben’in annesinin hayaleti olarak karşımıza çıkıyor.

Sawyer’ın kafese kapatıldığı bölümlerden birinde de, Benjamin ve adamları bir beyaz tavşanı kullanarak Sawyer’a karmaşık akıl oyunları oynuyorlar. Jack’in, Aaron’a Alice Harikalar Diyarında’dan bölümler okuduğu bölümde Aaron’ın odasında kocaman bir beyaz tavşan posterini de görebilirsiniz. İzlediğimiz son bölüm Deniz Feneri’nde ise, Jack eski karısının evine girebilmek için anahtarı seramik bir beyaz tavşan biblosunun altında buluyor.


Siyah-beyaz, satranç ve diğer benzerlikler

  • Alice’in ikinci kitabı Aynanın İçinden temelinde zıtlıklardan, zamanın geriye doğru ilerlemesinden ve satranç oyunundan oluşuyor. Tanıdık geldi mi?
  • Alice’in siyah ve beyaz yavru kedileri, Lost’ta sürekli siyah ve beyaz başka şeyler olarak karşımıza çıkıyor. Tavla taşları, Adem ve Havva iskeletlerinin üzerinde bulunan siyah ve beyaz taş, Claire’in rüyasındaki Locke’un siyah ve beyaz gözleri, Jacob’ın beyaz ve diğer adamın siyah giymesi, Lost’un ‘Çarşı’ motiflerinden bazıları. Deniz Feneri’ isimli bölümde ise, Jack Alice'in iki kedisinden söz ediyor.
  • Alice’in ikinci kitabı aslında tamamen bir satranç oyunundan oluşuyor ve Alice’in amacı vezir olabilmek. Benzer bir oyunun Lost’ta devam ettiğini ve kazazedelerin bu oyunun piyonları olduğunu artık biliyoruz.
  • Lost’un numaralarından birisi olan 42, Alice kitaplarının yazarı Lewis Carroll’ın da takıntılı olduğu bir numara. Örneğin, ilk ‘Alice’ kitabı 42 çizimden oluşuyor.
  • Alice’in meşhur çay partisini ise, hatırlarsanız bir önceki bölüm Yedek’te izledik. Tapınak’ın Japon lideri Dogen ve Jack, oturup güzel güzel fincanlarından çaylarını yudumladılar.

28 Şubat 2010'da Akşam Pazar'da yayımlandı.

2 yorum:

Eliza Doolittle said...

Muthis bir yazi olmus yine Emrahcim...Seninle twitter'da pre-oscar paslasmalari sirasinda konustugumuz uzere sezon 6da kaybolmus bir halimiz olsa da, bu gibi yazilarinin benim lost'la gonul bagimi guclendiren bir etkisi var, soylemek istedim :)

Popdater said...

Çok saol Elizacim. Ben de kopunca böyle seyler düsünmeye basliyorum ki, Lost'u en basinda sevdigim seyler yeniden gelsin, heyecanlanayim. Ise yariyor da valla..

Related Posts with Thumbnails