Genç kızların ve annelerinin ayılıp bayıldığı Alacakaranlık (Twilight) serisi vampirleri bir kez daha popüler kültürde gün yüzüne çıkarırken, ikinci filmle bir başka doğaüstü yaratığa daha kıyak geçmiş oldu. Üzerlerinde yırtık kot pantalonlarından başka bir şey olmayan kurtadamlar Bella’nın yaşadığı Forks kasabasında cirit atmaya başlayınca, sinemacı ve televizyoncular da bu tüylü yaratıklardan biraz daha ekmek yemeye karar verdiler.
Bu hafta gösterime giren, en hakiki kurtadam hikayesi Kurt Adam (The Wolfman), 19. yüzyılın sonlarına İngiltere’ye giderek bize tüm bu mitolojinin Batı kültüründe nasıl yeniden popülerleştiğini anlatıyor. Alacakaranlık’ın Taylor Lautner’ı ve Kurt Adam’ın Benicio Del Toro’su, önümüzdeki yıl izleyeceğimiz yarı insan yarı kurt kahramanlardan yalnızca ikisi. Hollywood ve Amerikan televizyonu, 2010 yılını ekstra tüy sipariş vermekle geçirecek gibi. Bu haftanın Kurt Adam filmine ve vampirlerin pop kültürdeki saltanatını sarsacak gibi gözüken 2010’un kurtadamlarına bakalım.
Kurt Adam (The Wolfman)
Bildiğimiz kurtadam tiplemesini popüler kültüre yerleştiren ve dolunayı bu mitolojinin önemli bir parçası yapan 1941 yapımı filmin 70 sene sonraki bu yeniden yapımında hikaye ve anlatım pek de fazla değişmiyor. İşin içine biraz daha usta görüntü efektleri ve de Oscarlı bir oyuncu giriyor.
Amerika’da bir oyuncu olan İngiliz aristokrat Lawrence Talbot, kardeşinin ölümü üzerine İngiltere’ye geri dönüyor. Kardeşini parçalayan yaratık kendisini de ısırınca, Benicio Del Toro’nun canlandırdığı Lawrence, yakından tanıdığımız yarı kurt yarı insan bir yaratığa dönüşüyor. Mum ışığıyla aydınlanan devasa şatolar, sisli çayırlar, sinirleri yıpratan bir müzikle, Kurt Adam Gotik korku sinemasının tüm gereklerini yerine getiriyor.
Çığlık (The Howling)
Şimdi izlediğimizde komik ve ‘kitsch’ gelse de, 1980’lerin korku filmleri zamanında ruhumuza epeyi hasar vermişti. 1981 yapımı kurtadam filmi Çığlık’da (Scream ile karıştırmamak gerek, orijinal adı 'Uluma’ anlamına gelen The Howling) kısa sürede kült bir filme dönüşmüş ve 1990’ların başına kadar beş tane daha devam filmi yapılmıştı.
Yönetmenliğini Joe Nimziki’nin yaptığı The Howling: Reborn’un çekimleri başlamış bulunuyor. Orijinaline sadık kalınırsa, kurtadam (ya da kurtkadın) çıkan ünlü isimler, kurtadam kolonileri, gümüş kurşunla hayatlarına son verilen yaratıklar ve zamanında çığır açan tasarım işi kurtadam bacaklarını görmeye hazır olun.
Genç Kurt (Teen Wolf)
Bir başka 1980’ler uyarlamasında ergenlik sorunlarına bir de kurtadama dönüşme durumu ekleniyor. Michael J. Fox’un bir lise öğrencisini canlandırdığı Genç Kurt (Teen Wolf) filminde Scott ailesinden göz rengi ve kulak yapısı dışında başka bir genetik özelliği daha aldığını öğreniyordu. Ergenlik değişimlerini kurtadama dönüşmeyle birleştiren filmde, Scott bu yeni özelliğini basket maçlarını kazanma ve kızları tavlamak için kullanıyordu.
MTV aynı ismi ve kabaca aynı fikri kullanarak, bir ergeni daha kurtadama dönüştürüyor. Aşk Masalı (Maid in Manhattan) filminde Jennifer Lopez’in oğlu rolünde izlediğimiz Tyler Posey, bir kurt saldırısından sonra değişim gösteren bir başka Scott isimli lise öğrencisini canlandırıyor. Teen Wolf bir MTV dizisi olduğu için, ergenlik ve doğaüstü güçler The Vampire Diairies’in kasvetli havasından çok farklı bir şekilde birleştirilecekmiş gibi geliyor.
An American Werewolf in London
1980’lerin başında çekilmiş bir kurtadam filminin daha yeniden sinemaya uyarlanması, popüler kültürde kurtadam furyasının da 30 yılda bir yeniden canlandığını gösteriyor. Belki de en popüler kurtadam filmi olan, John Landis’in yazıp yönettiği orijinal An American Werewolf in London (‘Londra’da Amerikalı Bir Kurtadam’ oluyor), Amerikalı iki üniversite öğrencisinin İngiltere tatilinde bir yaratık tarafından saldırılmalarıyla başlıyor. Bu saldırı sonrasında, birisi bir zombiye dönüşürken, diğeri kurtadam olarak Londra sokaklarına dehşet salmaya başlarlar. Filmin yeni versiyonu, 2011 yılında gösterime girecek.
Howl
Fringe ve The Simpsons’ın yayınlandığı Amerikan kanalı Fox, bu iki dizinin ana temalarını birleştirerek, doğaüstü ve çekirdek ailenin çöküşünü yeni dizisinde bir araya getiriyor. Önümüzdeki sezon gösterime girecek Howl, Alaska’da yaşayan birbirleriyle düşman, dolunayda kurtadama dönüşen iki ailenin destansı hikayesini anlatacak.
1980’lerin sonunda Werewolf isimli bir diziyle kurtadamları televizyona başarısız bir şekilde taşıyan Fox, The Vampire Diaries, True Blood ve Supernatural gibi doğaüstü konuları eve taşıyan dizilerin yakaladığı yoğun ilgiye güvenmiş gibi gözüküyor. Dizinin yazarı Joshua Miller’a göre, “Kurtadam mitolojisi sürekli değişim durumunda olmayı anlatıyor. Bu da şu anda yaşadığımız topluma hiç de uzak değil.”
21 Şubat 2010'da Akşam Pazar'da yayımlandı.
0 yorum:
Post a Comment