Bu senenin Oscarlarında, bir kadının tarihte ilk defa Yönetmen Oscarını alması, sonrasındaki militarist algılanan konuşması ve anne-babasından törene gelmek için izin almak zorunda kaldığını düşündüğümüz genç sunuculur dikkatimizi çekti
Oscar demek öncesinde tahmin, sonrasında da dedikodu ve ahkam kesmek demek. Bu senenin Oscar töreni, Akademi’nin izlenme oranlarını kimi zaman akıllıca, kimi zaman zavallı bir çabayla arttırma çabaları, ilk defa bir siyahın Senaryo ve bir kadının da Yönetmen Oscarlarını almalarıyla pop kültür tarihinde yerini aldı. Precious'daki rolüyle hak ettiği Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarını kazanan Mo’nique, kızgınlığı ve aynı kategoride aday olan diğer kadınlara kabalığıyla hepimizi şaşırttı. Mo’nique Oscar’ına sıkı sıkıya yapışarak, Akademi’ye “politikalara prim vermeyip, performansı” ödüllendirdikleri için teşekkür etti. Burada kast ettiği politikanın Irak’la falan ilgisi olmadığını sonradan öğrendik. Mo’nique meğer filmini tanıtarak, Oscar kazanma şansını arttıracak bir dolu yemeğe, törene katılmayı reddetmiş. Kimsenin sonrasında cesaret edip soramadığı soru ise Oprah’nın aylardır filmi kimsenin izlemediği bir filmden Oscarlara götüren kampanyası hakkında ne düşündüğüydü.
Oprah hem Precious'ın izlenmesini sağlayarak, filme iki Oscar gitmesini sağladı (diğeri Uyarlama Senaryo), hem de sahnede Kadın Oyuncu Oscar adayı, filmin başrol oyuncusu Gabourey Sidibe’ye övgüler yağdırıp, genç kadını son model ‘Külkedisi’ ilan etti. Biz de bu arada, filmle ilgisi olan tüm kadınların, Oprah, Sidibe, Mo’nique ve Mariah Carey’nin mavinin bilumum tonlarında giyinmiş olduklarını fark ederek, konuşmanın bir kısmını kaçırdık.
İnceysen sahneye
Pandora-Irak ve eski eşler savaşında gecenin yıldızı The Hurt Locker oldu ve yönetmen Kathryn Bigelow, Oscarını kendisi kadar şanslı olmayan bir başka kadın yönetmen Barbra Streisand’dan aldı. Streisand’ın da dediği gibi, ‘Zamanı gelmişti.’ Bigelow’un Oscarını askerlere, hatta hızını alamayıp itfaiyecilerden, sağlık çalışanlarına adaması, sonrasında ‘üniforma sevici’ olarak tarihe geçmesine neden oldu. Oscarların da çok muhalif bir tören olduğu söylenemez zaten. Dört yıl önceki Brokeback Mountain’ın eşcinsel sinemaya ve sinemacılara etkisi düşünülürse, Oscar’ı bir kadın yönetmenin kazanmasının kadın sinemacılara neler yapacağını da tahmin edebiliriz: Hiç bir şey.
İzlenme oranlarını arttırmak için önce Film adaylarının sayısını 10’a çıkaran Akademi (böylece Amerikalılar’ın izlemiş olduğu filmlerden en azından birkaçının aday olması garanti olmuş oldu), törene de genç sunucular eklemeyi uygun görmüştü. Steve Martin’in Twilight'ın yıldızları Kristen Stewart ve Taylor Lautner’ı sahneye çağırırken söyledikleri belki de doğruydu: ‘Ödülü sunacak bu iki kişi Alec Baldwin ve beni tanımıyor olabilir.’ Genç sunucular arasında Amanda Seyfried, Zac Efron, Kadın Oyuncu adayı Carey Mulligan ve anlamsız bir şekilde Miley Cyrus bulunurken, nedense Precious'ın genç oyuncusu Gabourey Sidibe atlanmıştı. 100 kilo, tabii ki de sahneye biraz fazla gelmişti.
14 Mart 2010'da Akşam Pazar'da yayımlandı.
2 yorum:
simdilerde gabourey'in bir daha hicbir filmde rol alamayacagi laflari dolaniyo etrafta. bakalim haksiz cikarlar insallah ama bence 40 kere zayiflayacaktir..
bir de resimlere eksi puan veriyorum:))) gabourey, amanda ve miley'nin kiliklari yanlis olmus aaaa rezaletttttttttt :)
Ay evet! Kirmizi Hali'da sinifta kaldim, çok haklisin. Miley'yi hayatta fark etmezdim ama..
Cate Blanchett'in sifir beden oldugu bir dünya orasi, Gabourey de zayiflar. Biz de onu 5 yil sonra Cat Woman olarak görürüz herhalde..
Post a Comment