Eclipse: Tutuk vampirler destanı

Televizyonu mezarlığa dönüştüren onlarca vampirin arasında, çağımızın en sıkıcı vamprileri bir kez daha beyazperdeden genç kızlar ve annelerine göz kırpıyorlar. ‘Twilight’ serisinin ikinci film ‘New Moon’la hemen hemen aynı öyküye sahip ‘Eclipse’de karakterler büyüyor ama malesef daha sığ ve daha sıkıcı karakterlere dönüşüyorlar


Kafası karışık ergen kızlar, ergen kızların anneleri, ergen kız annesi olacak yaşı çoktan geçmiş bekar kadınlar, romantik aşkın kaybolmasına iç geçirenler, cinsiyet rollerinin karmaşıklığına kafa yoranlar, doğaüstünün iyi bir metafor olduğuna yürekten inananlar. Birazcık sinemaya giden, televizyon dizilerini takip eden, popüler kültürle haşı neşir herkese, her keseye uygun bir vampir bulmak mümkün bu aralar.

Günbatımına yeni uyanmış, biraz kanlı biraz çapaklı gözleriyle, kendilerine hayran ölümlülere iştahla bakan vampirleri bir süredir her dört televizyon dizisinden birisinde görmek mümkün. True Blood’ın şehvetli, The Vampire Diaries’in ergenlerin arasına kamufle olmaya çalışan ve de yeni dizi The Gates’in ev kadını vampirlerinin arasından bu hafta sıyrılan tanıdık başka bir vampir var karşımızda: Edward Cullen.


Gökyüzünün farklı hallerinden her sene biraz daha fazla para pompalayan Twilight serisinin, ikinci filmi New Moon'dan sonra Eclipse de bu hafta sinemalarda. Yaşıtları arasında kendine yer bulamayan, kafası karışık bir genç kızın, Atatürk Samsun’a çıkmaya hazırlanırken vampire dönüştürülen genç görünümlü bilge bir adama tutulmasından çok ay tutulmasından ismini alan üçüncü filmin, bir önceki filmden farkını anlamak pek kolay değil aslında.



Hadi erkekler sinemaya


New Moon’da, esas kız Bella (Kristen Stewart) bir yandan sırılsıklam aşık olduğu, tepkisiz vampir Edward’la (Robert Pattinson) ilişkisini raya oturtmaya çalışırken, bir yandan da küçüklük arkadaşı, kurtadam Jacob’ın (Taylor Lautner) gelişen göğüs kaslarına bakmadan edemiyordu. Filmde, bir an önce vampir olmak isteyen Bella’nın bu talebi, sevgilisi Edward tarafından sürekli reddedilirken, kötü vampirler de Bella’ya diş biliyorlardı.

Eclipse
’de ise konu olarak değişen çok az şey var. Yalnızca gençlerimiz biraz daha büyümüş oldukları için (Edward, 105 yaşını tamamlıyor) hormonlar farklı çalışmaya başlıyor. Bella bir an önce sevgilisiyle seks yapmak istiyor, Jacob kurtoğlandan kurtadama geçmenin verdiği özgüvenle taleplerini daha net bir şekilde ifade ediyor, Edward ise ağlak gözleriyle tüm bu durumu bir kez daha uzaktan izlemeyi tercih ediyor.


Hali hazırda banko bir izleyici kitlesi olan Twilight serisi, üçüncü filmle yepyeni bir pazarı da girdabına çekmeye çalışıyor: Erkekler. Filmde, tutuk aşk üçgeni kadar filmin son bölümüne hakim olan büyük savaşın, savaşa hazırlığın da büyük önemi var. Giderek daha ustalaşan aksiyon sahneleriyle Eclipse, ergen kızların erkek arkadaşlarının da utanmadan sinema salonlarına girebilmelerini hedefliyor. Neredeyse her iğreti aşk sahnesini, kanlı bir çatışma sahnesi takip ediyor. Oyuncular Pattinson ve Lautner’ın röportajlarında tekrarladıkları, filmin daha tehlikeli, daha aksiyona yönelik olduğu beyanatları da, büyük bir olasılıkla bu pazarlama stratejisinin bir parçası oluyor.

Eclipse, Bella ve sınıf arkadaşlarının mezuniyet gerginlikleriyle başlıyor. Kısa bir süre sonra, mezuniyetin bir dolu şeyin acemi metaforu olduğunu görüyoruz. Bella vampir olmak için giderek daha fazla direnirken, bakire bir insan olarak ölmek istemediğini de gayet net bir şekilde Edward’a söylüyor. Edward ise, ‘eski kafalı’ bir vampir olarak, ‘evlenmeden olmaz’ diyor. Bu bakış açısını ne Bella, ne de izleyici anlıyor, gene de genç kızların sinema salonunda iç geçirmelerine engel olamıyor.


Bella, ‘Gossip Girl’e transfer oluyor


Daha önceki filmlerde Bella’nın vampir olma talebi ve Edward’ın bunu reddetmesi bekaret, seksten uzak durma gibi muhafazakar cinsel yaptırımlara (ya da ‘yaptırmamlara’) gönderme olarak karşımıza çıkarken, Eclipse’de romanların yazarı Stephenie Meyer ve senarist Melissa Rosenberg alenen taleplerinin bu yönde olduklarını söylüyorlar.

İlk iki filmde daha cesur, daha sıradışı ve kadın kimliğini ezdirmemeye niyetli Bella, bu filmde tamamen farklı bir role bürünüyor. Bir yandan iki erkeğe aynı anda göz kırparken, bir yandan da iki erkeğin birbirlerine düşmesine ortam hazırlayıp, aradan çekilerek, pasif bir karaktere dönüşüyor. ‘Cool’ Bella, ‘Tutulma’da alışık olduğumuz manipülatif bir ergen kıza dönüşüyor.

Eclipse
’in tutuk bir başka yanı da, Edward, Rosalie ve Jasper gibi vampirlerin sürekli Bella’ya vampir olmanın ne kadar kötü olduğuna ikna etmeye çalışmaları. Filmlerin sıkıcı insanları ve ilkel şartlarda yaşayan kurtadamlarıyla karşılaştırıldığında, mutlu ve refah içinde yaşayan vampirlerin bu kadar kurban edebiyatı yapmaların tek bir nedeni olabileceği geliyor aklımıza. Cullen vampirlerinin dertlerinin vampirlikle değil de, bilmiş bir ergeni aralarına katmanın tedirginliğiyle ilgili olduğu.


Zayıf karakterleri, kör göze parmak metaforları, sıkıcı öyküleriyle Twilight kitapları çarpık ruhlarını filmlere de yansıtıyor. Seksi vampirler, yetişkin insan-vampir ilişkileri, inceden inceye içinizi saran varoluş bunalımları, sızlanmaktan çok eğlenmeyi tercih eden karakterler ilginiz çekiyorsa, 3. sezonuna yeni başlayan True Blood dizisine bir göz gezdirin. Sookie’nin Bella’yı, Eric’in Edward’ı iç çamaşırında çalkalayacağını görmek, içinizi rahatlatabilir.

4 Temmuz 2010'da Akşam Pazar'da yayımlandı

3 yorum:

Eliza Doolittle said...

Sığ ve sıkıcı karakterler yorumuna tamamen katılıyorum Emrahcım. Aşk desen aşk diil, romans desen o da tam diil, korku thriller desen ı-ıh, adam gibi vampir öyküsü örneği desen yok, valla bu serinin başarısını anlamak, benim için cidden mümkün diil!! :)

Popdater said...
This comment has been removed by the author.
Popdater said...

Ben de hiç anlamiyorum valla Eliza. Allahtan True Blood var da, vampirlerin sanini koruyorlar..

Related Posts with Thumbnails