Lost’un dün yayınlanan finalinde her soruya cevap arayan izleyiciler hayal kırıklığı yaşarken, kendini çoktan sorgusuz dizinin büyüsüne bırakmış olanlar duygusal bir vedayla diziyi noktaladılar
Göğe yükselen bambuların ortasında Jack’in gözlerini ıssız bir adaya ve 2000’lerin en büyük popüler kültür olayına açtığı o sahne dün sabah itibarıyla bambaşka bir anlam taşıyor. Neredeyse altı yıl önce hayatımıza giren Lost, pilot bölümüne yakışır bir şekilde epik bir finalle sona erdi.
Karakterlerinin hayata bakışını ve adayı anlama çabalarını ‘inanç adamı’ ve ‘bilim adamı’ olarak iki kutba bölen Lost, altı yıl içerisinde izleyicilerini de çok sorgulamadan kendini dizinin özgün anlatımına bırakanlar ve her soruya mantıklı birer cevap bekleyenler olarak ikiye ayırdı. Adanın neyin nesi olduğunu, Walt’ın gücünü, karakterlerin neden Jacob tarafından seçilmiş olduğunu heyecanla bekleyenler hayal kırıklığına uğrarken, altı sezon boyunca her türlü arızalarını ve temize çıkma saplantılarını izlediğimiz karakterlere önem vermiş izleyiciler muhteşem bir sonla karşı karşıya kaldı.
Bilim kurguyla açıkça flörtü, felsefi ve dini göndermeleri ve dallanıp budaklanan mitolojisiyle dünyanın her yerinden, birbirinden farklı izleyiciyi kendine bağlayan Lost, her şeyden önce karakterlerinin yolculuklarına önem veren bir dizi olduğunu yeniden hatırladı ve hatırlattı. Son sezondaki yan hikayenin bir tür araf olduğunu öğrenmek kimine kaçak oyun gibi gelse de, Lost’un yalnızca bir yolculuk olduğunu kabullenen izleyiciler için en güzel hediyeydi. Final bölümü belki soruları cevaplama konusunda sınıfta kaldı ama zaman geçtikçe daha da iz bırakacak bir sona imza attı. O son sahnede yanında köpek Vincent, Jack’in gözlerini açtığı yerde yeniden kapaması güçlü bir veda gibi gelmediyse, zaten çoktan Lost’la helalleşmiş olmanız gerekiyordu.
25 Mayıs 2010'da Akşam'da yayımlandı.
1 yorum:
"İPUÇLARI İÇERİR"
Finali beğenmeyenler kendilerini çok zorluyormuş gibi geliyor bana. Büyük umutlar büyük hayalkırıklıkları doğurur ya, yazınızda bahsettiğiniz gibi sorularla boğuşmaktan dizinin tadına varamamış izleyiciler son bölüme de adapte olamadı sanırım.
Gayet yerindeydi, duygusaldı ve güzeldi, olması gerektiği gibiydi.
Aynı şekilde senaristler de izleyicilerle konuşuyor gibi bazı noktaları açıkladılar ya Jack'in Jacob'un yerine geçişiyle alakalı olan gibi, o kısım biraz zorlama gibiydi sadece. Bir de su meselesi :) Işık tekrar çıktığında sadece Desmond'un etkilenmediği elektromanyetik alan oluşmadı mı mesela, sürer gider böyle..
İyi hikayeler muğlak biter diye düşünüyordum, bu da öyle oldu.
Post a Comment