Jack’in gözlerini ıssız bir adaya ve giderek çığrından çıkacak bir popüler kültür olayına açmasından neredeyse 5.5 yıl geçmiş. Issız bir adaya düşen bir grup kazazedenin maceralarından fazlasını beklemediğimiz ilk birkaç bölümden çatışan ideolojiler, dini referanslar, giderek büyüyen mitolojiler, kafa karıştırıcı zaman örgüsüyle çağımızın en büyük popüler kültür olaylarından birine dönüşen Lost’ta son sezon yolculuğumuza önümüzdeki hafta başlıyoruz.
Sayılı bölüm gerçekten de çabuk geçiyormuş. Kapağın altında ne olduğunu soruşumuz daha dün gibi gelirken, şimdi kapağın olup olmadığına bile emin değiliz. Giderek karmaşıklaşan anlatımı, büyüyen mitolojileri ve çoğalan sorularıyla izleyiciyi uzaklaştıracağına, kendine daha çok bağlayan bu televizyon dizisinde hiç bir zaman cevabını öğrenmeyecekmişiz gibi gelen sorular önümüzdeki günlerden itibaren birer birer açıklanmaya başlayacak. Ya da açıklanacağını umuyoruz diyelim.
Lost’un dört aya yayılacak final sezonundan minimum eziyet, maksimum keyifle nasıl çıkabiliriz peki? Bir yandan Mayıs ayı sona erip, dizi son erdiğinde ‘şu da cevaplandı,’ ‘e peki buna ne oldu?’ diye bitap düşmüş olmak var. Diğer yandan da, kendinizi dört aylık muhteşem bir televizyon deneyiminin akışına bırakmak. Bir yanda ‘mantık adamı’ olup, her büyük gizeme (siyah duman), açıklanmamış her küçük ayrıntıya (Ben’in küçüklük arkadaşı Annie’ye ne oldu?) çentik atmak var. Diğer yanda ise, ‘inanç adamı’ olup kendinizi bu garip adada son kez neler olacağının akışına bırakmak.
Herkesin sorusu kendine
Lost’u sorularla ilgilenip, cevaplara odaklanarak izleyenlerin çoğu çoktan gemiyi terk etmiş durumda zaten. Dizinin parçaları birleştirerek ilerleyen, yapbozun eklenen her parçasıyla daha farklı bir resim sunan yapısından keyif alanlar ise, adanın gizemini çoktan çözmüş durumdalar. Lost’un daha ilk sezonunda olan, 3. sezonunu izleyen ya da tüm bölümleri tamamlamış üç farklı izleyici, Lost yolculuğunun farklı bir aşamasında bulacaklardır kendini. Lost izlemek demek, her bölümde bildiğimiz ‘sabit’lerin değişmesi, tüm geçmiş bölümlerin yeni bulduğumuz bir gerçeklikle sıfırlanması demek.
Siyah dumanın neyin nesi olduğunu, Richard’ın neden yaşlanmadığını hepimiz merak ediyoruz. Fakat Lost izleyicisini daha önce görmediğimiz geniş bir kitleye yayan asıl büyüsü, herkesin merak ettiği farklı sorular olmasında yatıyor. Kimisi için en önemli soru Kate’in sonunda kimle çiftleşeceği olurken, bir diğeri Charlie’nin yüzüğünün Aaron’a ulaşıp ulaşmayacağını merak ediyor. Bir izleyici Jacob’ın kulübesini Horace’ın inşa edip etmediğine takarken, bir diğeri Sawyer’ı hangi kitabı okurken göreceğine odaklanıyor.
1 yorum:
Tam sezon oncesi pek leziz bi yazi olmus her zamanki gibi...
Ben, gec baslamis ama feci sarmis Lost yolculugunda gemiyi tek bir bolum bile terk etmeden, kucuk mantiksizliklara ya da detaylara degil, bu kult tv olayinin ozune kilitlenen izleyicilerdenim biliyorsun...Son birkac gundur, senin coktaaaannn okuyup bitirdigim kitabini yeniden karistirdim, ardindan once 5.in son bolumunu yeniden izleyip, sonra da 6ya sen sag ben selamet giris yapacagim, heyecan doruktaaa!
Post a Comment