İyi geceler, Charlie Brown

Bugün, dünyanın en ünlü köpeği için zor bir gün. 60 yıl önce kendisini popüler kültüre tanıtan yaratıcısı Charles M. Schulz’un ölümünün 10. yıldönümü bugün. Snoopy için uzun geçecek bir gün.


Belleğimizin önemli bir yerini işgal eden o meşhur kulübesinin üstünde iğreti bir şekilde duran yazıyı hatırlayacak Snoopy. 50 yıldan beri ilk defa konuşma balonunun içine yerleştirilmemiş bir yazıyı. Yaratıcısı Charles M. Schulz’un, 2000 yılının Ocak ayında, Charlie Brown ve arkadaşlarının maceralarına artık son verdiğini anlatan sade veda yazısına, kulübesinin üstünden şaşkın şaşkın baktığını hatırlayacak Snoopy.

Schulz’un bu veda mesajından bir ay sonra gelen ölüm haberinden büyük bir olasılıkla haberleri yok Snoopy, kel kafalı sahibi ve tüm Peanuts çetesinin. ‘Koca kafalar,’ psikologlar, piyanistler ve entelektüel av köpeklerinden oluşan bu çete hala 70 ülkede, 2500 gazetede eski maceralarını yeniden yaşamakla meşgul.


Kayıp çocuklar

Schulz’un sevimli karakterleri yarım yüzyıl sonra bile her yaştan, her ülkeden milyonlarca insanın hayranlığını ellerinde tutmaya devam ediyor. Mutsuzluk ve umutsuzluk sınırına yaklaşan gerginlikleri, başarısızlıkları ve korkularını komediye dönüştüren Peanuts karakterleri, hala varoluş anlamlarını kendi basit felsefeleriyle tanımlamaya çalışıyorlar.

Hepsi bildiğimiz karakterler aslında. İnanılmaz hayal gücü ve keskin mizah anlayışıyla, iki ayak üzerinde durabilen, siyah kulaklı av köpeği Snoopy. Başaşağı uçabilen, her koşulda Snoopy’e hayran sarı kuş Woodstock. Acımasız feminist, ukala psikolog Lucy ve karşılıksız aşkının nesnesi, Beethoven hayranı, piyanist Schroeder. Battaniyesinden bir türlü vazgeçemeyen, entelektüel Linus. Ve tabii ki, başarısızlıkları ve güvensizlikleriyle grubun başrol oyuncusu, yuvarlak kafa Charlie Brown.

Büyüklerin kesinlikle kabul edilmediği, kendi küçük boylarını birazcık aşan karelerde yaşayan bu çocukların dünyası, Schulz’un İkinci Dünya Savaşı sonrası yarattığı alternatif bir dünya olarak başlıyor. George Eliot’un “Çocuklukta korku ve endişe yoktur,” sözünün tam tersini savunan Schulz’un ufak karakterleri, yetişkinler gibi sürekli endişe, sinir, umutsuzluk ve kendine güvensizlik yaşıyorlar. Tabii tamamen farklı nedenlerle. Yemeğinin zamanında gelip gelmeyeceğinden endişe eden köpekler, tatil ödevine bir türlü başlayamayan çocuklar ve Sevgililer Günü’nde kimden kart geleceğini merak eden umutsuz aşıklar.


‘Karanlık ve fırtınalı bir geceydi’

Felsefeciler, yazarlar, psikologlardan oluşan Peanuts çetesi, daha çok Graham Greene’in çocukluk tanımına uyuyor: “Çocuklukta her zaman kapının açılıp, geleceğin içeri girdiği bir an vardır.” Charlie Brown, Snoopy, Lucy, Linus, Sally ve çetenin diğer üyeleri gelecek ve şimdinin sonsuza kadar kesiştiği o anda yaşıyorlar. Schulz’un çocuklarının postmodern dünyasında kaybetme ve reddedilme sık rastlanan şeyler. Ama gene de onlar için hayatın anlamı, “ertesi günün daha iyi olacağını ümit ederek uyumak”la yeniden renkleniyor.

Ertesi gün gerçekleşmeyen dilekleri, karşılıksız aşkları da beraberinde getiriyor. Fakat yetişkinlerin tersine bu çocukların umutları hiç bir zaman yok olmuyor. Lucy, Schroeder’ın aşkına karşılık vereceğine dair umudunu hiç bir zaman yitirmiyor, Charlie Brown her beyzbol oynadığında o tur vuruşunu sonunda gerçekleştireceğine emin bir şekilde topa vuruyor ve Snoopy romanında “Karanlık ve fırtınalı bir geceydi,” cümlesinden daha ileri gideceğine inancını hiç bir zaman yitirmiyor.

Ölümünden birkaç ay öncesine kadar yeni maceralar yazıp, çizmeye devam eden Charles M. Schulz’un çetesinin eski maceraları hala dünyanın her yerinde yayımlanıyor. Otuz, kırk yıl öncesinin hikayeleriyle, Charlie Brown ve arkadaşları, farklı nesilleri birleştirmeye devam ediyor. Peppermint Patty’nin uykusuzluk sorunları çocukları nasıl hala güldürüyorsa, Charlie Brown’ın hayatın zorluklarıyla başa çıktığı, “Günde bir kere acı çekerim” felsefesi, basitliği ve saflığıyla bizleri gülümsetiyor.

Schulz’un vasiyetinde yeni Peanuts maceralarının başkaları tarafından yazılıp, çizilmesini kesinlikle yasaklayan bir madde var. Bu da, Snoopy’nin Amerikan edebiyatına katkısını hiç bir zaman tamamlayamayacağı anlamına geliyor. Ve Charlie Brown’ın, 1993 yılındaki o tek beyzbol başarısına bir yenisini daha ekleyemeyeceğini. Ya da Schroeder’ın, Lucy’nin sevgisine hiç bir zaman karşılık vermeyeceğini. Peanuts’ın son çizimindeki mesajında Schulz, ekibine şunları söylüyor: “Charlie Brown, Snoopy, Linus, Lucy ... sizleri nasıl unutabilirim...'' Daha güzel özetlenemezdi herhalde. Sevgili Snoopy, ‘belki de’ diyoruz, ‘o kadar da karanlık ve fırtınalı bir gece’ değildir.

1 yorum:

Basak said...

Farklılıklarıyla insanlığı aydınlatacak daha nice sanatçının yeryüzünde vücut bulmaya devam etmesini diliyorum ben de...

Related Posts with Thumbnails