Bu bölümü henüz izlememiş olanların yazıdan uzak durmaları önerilir..
Bir buçuk saat nefessiz izlediğimiz bir Lost finaliyle beraber, artık pek de ıssız olmadığını öğrendiğimiz o garip adayı sekiz aylık bir uyku dönemine yolladık. Bu son uyku dönemi, beş yıldır hayatımızın önemli bir parçasına dönüşen Lost’un adasının ne olduğunu sonunda öğreneceğimiz final sezonuna doğru yol alan tedirgin bir dönem olacak.
‘Kazazedeler kendi tarihlerini yeniden yazabilecekler mi?’ ya da ‘Geçmiş gelecekle karışacak mı?’ gibi yarım yamalak anladığımız zaman yolculuğu sorularına cevaplar beklerken, ada tarihine ve mitolojisine hiç yakınlaşmadığımız kadar yakınlaşarak, suratlarımızda şaşkın bir ifade, 100 küsur bölümden beri ilk defa beyaz bir fon üzerine siyah LOST yazısıyla karşılaşarak final bölümünü geçen hafta noktaladık.
Bir sonraki sezonun nasıl bir anlatım biçimine kucak açtığını öğrendiğimiz, Jack ve Kate’in gelecekte sohbet ettikleri 3. sezonun şok edici son sahnesine benzer bir son sahneyle ağzımızın sulandırılacağına gayet eminken, ‘bum,’ beyaz ışık ve bölüm, sinir bozucu bir şekilde sona erdi. Final bölümünün hangi gizemlere açıklık getirip, hangi soru işaretleriyle kafamızı bir kez daha karıştırdığına göz gezdirelim.
Karanlık, aydınlık ve Jacob
Lost, bir kez daha sağ gösterip sol vurarak, bölümün açılış sahnesini tüm zaman kargaşasından bağımsız bir şekilde, dizinin son bölümüne kadar görmeyi pek de ummadığımız bir karakterin kim olduğunu açıklayarak başladı: Adanın tanrısal sakini Jacob. Bu ilahi varlığın Jack mi, Locke mu, Christian mı, (hatta köpek Vincent mı) olduğuna dair tüm spekülasyonlar, daha önce hiç görmediğimiz sarışın bir adamın Jacob olduğunu öğrenmemizle sona erdi.
Mitolojik ve dini göndermelerle dolu açılış sahnesinde, Jacob’ın 150 yıl önce adada yaşayan kanlı canlı birisi olduğunu, dahası en az Jacob kadar önemli bir başka karakterin varlığını öğrendik. Beyazlar giyinmiş Jacob, siyahlar içindeki adamla anlayamadığımız ilahi bir oyunun kurallarını tartışırken, Lost’un ilk bölümünden itibaren sürekli karşımıza çıkardığı siyah-beyaz ayrımının dizi ve ada için tahmin ettiğimizden daha büyük bir anlamı olduğunun ayrımına vardık.
Din kitapları, mitolojik öyküler, edebiyat ve sinemanın önemli yapıtaşlarından olan iyi kardeş-kötü kardeş (İncil’de adı geçen Jacob/Yakup ve Esav’ın öyküsü ilginizi çekebilir), Tanrı-Şeytan ya da iyi tanrı-kötü tanrı motiflerine benzeyen büyük bir çatışmanın adayı mesken edindiğini öğrenerek bölüme başladık.
Kazazedeler Jacob’ın torunları mı?
Bölüm boyunca izlediğimiz geri dönüş öykülerinde, bir şekilde yaşlanmayan Jacob’ın çeşitli zamanlarda Oceanic 815 kazazedelerini ziyaret etmiş olduğunu ve de kazazedelerin adaya düşmelerinin ilahi bir müdahaleyle gerçekleştiğini sonunda görmüş olduk. Geçtiğimiz beş sene içerisinde bir şekilde tarihe dönüşen karakterlerin geçmiş öykülerinin önemli anlarında, sakin ve rahatlatıcı havasıyla Jacob’ı görmek bizler için hem şaşırtıcı, hem de gayet nostaljik oldu. Çocuk Kate’in arkadaşı Tom’la zaman kapsülünü gömmeyi planladığı gün, Sawyer’ın anne ve babasının cenazelerinde, Sun ve Jin’in düğün günlerinde, Locke’un 8. kattan korkunç bir şekilde yere çakılması sırasında ve Jack’in ilk bölümde Kate’e anlattığı ameliyatında Jacob’ın kazazedelerin yanında olması ilgimizi çekerken, her birisine bir şekilde dokunması da final sezonuna damgasını vuracak bir gizem olarak Lost mitolojisinde yerini aldı.
Final sezonunu tanımlayacak, Jacob ve siyahlar içindeki adamın, iyi ve kötünün ya da özgür irade ve kaderin savaşında kazazedelerimizin önemli birer rolü olacağını artık biliyoruz. Belki de Jacob’ın büyük büyük torunları olan kazazedelerimiz, dedelerinin dokunuşuyla ikinci bir şans yakalayacaklar, ölüme meydan okuyacaklar ya da Jacob’ın ilahi koruyucularına dönüşecekler. Dizinin sonunda Jacob’ın sahte Locke’un sinirlerini bozan “Geliyorlar” cümlesi, büyük bir olasılıkla Oceanic 815 kazazedelerini kast ederek söylenen bir uyarıydı. Karakterlerin Jacob’la karşılaşmalarını anlatan geri dönüş sahnelerinde kafamıza takılan önemli bir soru ise, Jacob’ın neden Hurley ve Sayid’i, diğerlerinden farklı bir şekilde kazadan sonra ziyaret ettiği.
Kaza önlenebilecek mi?
Yapımcılarla yapılan röportajlardan son sezonda zaman atlamaları olmayacağını ve Lost’un ilk sezona benzer bir şekilde ilk tanıdığımız karakterlere odaklanacağını biliyoruz. Bu noktada aklımıza gelen önemli bir başka soru da, hidrojen bombasının geçmişi değiştirip değiştiremediği. Oceanic 815’in adaya düşmesi önlenmiş olabilir mi? Burada da, ilk bölümlerden bildiğimiz bir ayrıntı, Sydney’den Los Angeles’a uçan Oceanic 815’in düşmeden altı saat önce rotasından bir şekilde sapmış olduğu önem kazanıyor. Uçağın adaya düşmesine neden olan elektromanyetik yayılma önlenebilirse bile, rotası şaşmış uçağın düşüşünü önleyebilmek imkansız mı? Belki de uçak okyanusun ortasına çakılacak ve Charles Widmore’un yerleştirdiğine inandığımız sahte uçağın aslında gerçek Oceanic 815 olduğunu öğreneceğiz.
Lost’un gelişiminde önemli temalar arasında olan özgür irade, kader, ikinci şanslar, günahlardan arınma ve geçmişle yüzleşme, son sezonda giderek önem kazanacak gibi gözüküyor. Bölüm boyunca tekrarlanan, “Su yolunu bulur” ya da “Olacağı varsa olur” anlamına gelen, kaderle özgür iradeyi karşı karşıya getiren sahneler, final sezonunda izleyeceğimiz büyük çatışmayı tanımlayacak gibi. “Mantık adamı” olarak tanıdığımız Jack’in, bu sezon bir başka uca, “inanç adamı”na dönüşmesi, bu çatışmaya da henüz nokta konmadığını gösteriyor.
Son bölümden dikkatimizi çekenler
- Yıllardır Jacob’ın kulübesi olarak bildiğimiz esrarengiz yapının Jacob’la bir ilgisi olmadığını öğrenmiş bulunuyoruz. Kulübenin siyahlar giymiş adamı bir şekilde esir tuttuğunu ve de kulübeyi çevreleyen küle müdahale edilmiş olmasından, Jacob’ın düşmanının buradan kaçmayı başardığını biliyoruz.
- Canavar, büyük bir olasılıkla bu karanlık adama yardım ediyor.
- Kulübedeki köpek resmine dikkat ettiniz mi? Acaba köpek Vincent’ın Lost mitolojisinde sandığımızdan daha büyük bir rolü olabilir mi?
- Kazazedeler tarihi yeniden yazmayı başarabildiyse, Juliet ölmemiş olabilir mi? Ve de Juliet’in birkaç sahnede karnını tutmasından hamile olduğunu düşünebilir miyiz?
- Adada Robinson Crusoe ve Cuma hayat yaşamaya karar veren Rose ve Bernard, ilk sezon gördüğümüz Adem ve Havva iskeletlerinin sahipleri mi?
- Sun’ın Aaron’ın beşiğinin içinde Charlie’nin yüzüğünü bulduğu sahnede duygulanmadınız mı?
- Daha önceki sezon finallerinde salla ve helikopterle adadan ayrılmaya çalışan Sawyer’ın, bu sezon finalinde de denizaltıyla adadan ayrılma çabaları suya düştü.
- Ilana ve grubu neyin nesi? Ilana ve Jacob nasıl bir ilişki içindeler? Bu ilahi öyküde, bu kadının da önemli bir role sahip olduğunu göreceğiz gibi geliyor.
- Beş sezon süren gerginlik sonunda, Jack ve Sawyer’ın birbirlerine girmesinden siz de garip bir keyif aldınız mı?
- Son iki sezonun finalinde de, Locke’u tabutta gösteren yaratıcı ekibi alkışlıyoruz.
Bu yazı, 23 Mayıs 2009'da Akşam Cumartesi'de yayımlandı.